Türk insanını, özellikle gençlerimizi, yabancı kültür tuzağı, ahtapotun kolları gibi sarmıştı. Namus kavramı karartılmaya, yok edilmeye çalışılıyordu. Bilhassa kızlarımız, bu tuzaklara daha çabuk düşüyorlardı.
Bu halleri gördükçe kahroldum ve ÅŸu uyarıyı yazdım…
Â
Beni iyi dinle aziz Türk kızı,
Öğren ne olursan neci olursan!
Kendine dönmezsen içimde sızı,
Amansız, dermansız acı olursun.
Â
Açık saçıklara çevrilir gözler,
Şehvetli bakışlar onları özler.
Örtünle duyarsın saygılı sözler,
Edepli erkânlı bacı olursun.
Â
Makyaj denen illet seni oyalar,
Cemalini aldatmasın boyalar.
Yağmur yağar, çıkar ise foyalar,
O zaman gözlerde öcü olursun.
Â
Kur’ân’a kulak ver, batıla kanma!
Moda imiÅŸ, falan filan, inanma!
Açılıp saçılmak marifet sanma,
Örtünle sevimli cici olursun.
Â
Senin açınmandır beni yıpratan,
Ä°limde, ahlakta geriye atan.
Tesettürün ile yücelir Vatan.
Böylelikle Türkün gücü olursun.
Â
Anla, senin halin nelere bedel…
Onun için haydi, dön, kendine gel!
Gafletle yakandan tutarsa ecel,
Huzur-u mahÅŸerde feci olursun.
Â
NÄ°HAT’ım, büyüktür üzüntüm, acım;
Ne olur söz dinle, sensin ilacım.
Seni tesettürlü görürsem bacım;
Vallahi başımın tacı olursun,
Billahi başımın tacı olursun…
Â
(Ulm, 21.02.1981)